Dilsel Aşılanma ve Düşünsel Soluklanma - Karyo Hliso
Yusuf Begtas:

Dilsel Aşılanma ve Düşünsel Soluklanma

Mlfono Yusuf Beğtaş
Dilsel Aşılanma ve Düşünsel Soluklanma

Dilsel Aşılanma ve Düşünsel Soluklanma

Süryani düşüncesi, kelamın ve kavramların derinliğine dayalı bir bilgelik geleneği taşır. Bu gelenekte dil, yalnızca bir iletişim aracı değil, aynı zamanda ruhun soluk aldığı, düşüncenin şekillendiği ve insanın kendini var ettiği bir kaynaktır.

Dil ve düşüncenin dönüşümü, bir kültürün sürekliliği için hayati öneme sahiptir. "Dilsel Aşılanma ve Düşünsel Soluklanma" ifadesi, benim açımdan Süryani edebi ve felsefi mirasını çağdaş bir yaklaşımla yorumlayan güçlü bir anlam taşımaktadır. Sosyal bir şiar olarak geliştirdiğim bu ifade, toplumsal algıya katkı sunan edebi faaliyetlerimi özetleyen ve Süryani edebiyatının ve düşünce dünyasının özünü yansıtan bir perspektif sunmaktadır. Zira dilin aşılanması, sadece kelimelerin aktarılması değil, o kelimelerle düşünebilen, hissedebilen ve üretebilen bireylere katkı sunmak demektir.

Dilsel aşılanma, düşüncenin köklenmesi ve kelimelerin zenginleşmesi anlamına gelir. Aşılanma kavramı biyolojik bir süreçten gelir; bir organizmanın başka bir organizmaya bağlanarak yeni bir hayat bulması demektir. Dilin aşılanması ise yalnızca kelimelerin aktarılması değil, aynı zamanda onlara yeni anlam katmanları kazandırılması ve geleceğe taşınmasıdır. Süryanice gibi kadim bir dil için bu, hem geçmişin mirasını korumak hem de onu günümüz insanına erişilebilir kılmak anlamına gelir.

Süryani bilginleri, kelimeyi yalnızca bir ses dizisi olarak değil, insanın Tanrı ile kurduğu bağın bir yansıması olarak görmüşlerdir. Aşılanmış bir dil, yalnızca geçmişin mirasını taşımakla kalmaz, aynı zamanda düşünsel ve kültürel dönüşüm geçirerek yeni çağa hitap eder. Dil, insanın yalnızca ifade aracı değildir; aynı zamanda kimliğin, varoluşun ve kolektif hafızanın temel taşıdır. Bu yüzden Süryani bilginleri için dilin korunması, bir kültürel varlık olarak yaşatılması kadar, onun içerdiği bilgeliğin çağlar boyunca farklı düşünce iklimlerinde yeniden yeşermesi de önemlidir.

Düşünsel soluklanma, bilginin sindirilmesi, kelimelerin içselleştirilmesi ve anlamın yüzeysel tüketilmeden derinleşmesi sürecidir. Soluklanmak, modern dünyanın hızında kaybolmamak, kavramları yüzeysel geçiştirmemek ve kelimeleri özümseyerek kullanmak anlamına gelir.

Süryanicenin edebi yapısı, metaforlarla, sembollerle ve derin anlam katmanlarıyla örülüdür. Bir kelime, sadece yüzeydeki anlamıyla değil, içsel ve ruhsal bağlamıyla da anlaşılmalıdır. Dil, yalnızca konuşulan bir araç değildir; ruhla yoğrulur, içselleştirilir ve aktardığında dönüşüm yaratır. Bu yüzden Süryani edebiyatında, sözcüklerin taşıyıcı bir işlevi olduğu düşünülür. Konuşulan ve yazılan kelimeler, insanın düşünce dünyasını şekillendirirken, aynı zamanda onun ruhunu da besler.

Süryanicenin edebi mantığında dilsel aşılanma ve düşünsel soluklanma birlikte işler. Kelime, yazıya ve şiire döküldüğünde bir aşılanma sürecinden geçer; yeni bir bağlamda, yeni bir okuyucuda hayat bulur. Ancak bu sürecin anlamlı olması için düşünsel soluklanmaya, yani kelimenin ruhuna nüfuz etmeye ihtiyaç vardır.

Dil, varoluşumuzun temel unsurlarından biridir. Onu yaşatmak, beslemek ve geleceğe taşımak, yalnızca bir kültürel sorumluluk değil, aynı zamanda düşünsel bir yolculuktur. Dilsel aşılanma ve düşünsel soluklanma, bu yolculuğun en önemli duraklarından biridir.

Yusuf Beğtaş


 
Read more articles

Turkish Articles




Please Leave Your Thinking

Leave a Comment

You can also send us an email to karyohliso@gmail.com