Hakikat ve Vicdan

İnsanın sahip olabileceği en kıymetli hazine, hakikati arama yolundaki samimiyet ışığıdır. Çünkü dünya, gölge ile ışığın; sahte ile gerçeğin iç içe geçtiği bir meydandır.

İnsanın, bütünüyle neyin doğru neyin yanlış olduğunu kavraması mucize gibidir. Ama kalbinde, bu gerçeği bilmeye dair en küçük bir dürüst kıvılcım varsa, ilahi düzen, o insana mutlaka furkânı (ayırt etme yeteneğini) ve basireti (derin görüşü) öğretir. Ona, sahteyle gerçeği ayıracak bir göz, duyacak bir kulak, hissedecek bir kalp bağışlar.

Süryani hikmeti şöyle der: “Samimiyet, insanın Tanrı’ya açılan kapısıdır. Bu kapıyı açmayan, ışığı göremez.”

Esas tehlike, hakikati anlamaya dair hiçbir güdü taşımamak, kalbin derinliklerinde vicdani sorgulama hissini uyandırmamaktır. Çünkü felaket, aldırmazlığın sessizliğinde gizlidir.

Bugün, farklı inançtan ve görüşten birçok insan, hakikati araştırıyor; daha içten bir sorgulamayla gerçeğin izini sürüyor. Oysa hakikate vurgu yapan en büyük çağrılardan biri Kutsal İncil’dedir. Mesih şöyle buyurur: “Hakikati bileceksiniz ve hakikat sizi özgür kılacak.”

Hakikate yönelen için asıl kıstas vicdandır. Çünkü sorgulama, yalnızca vicdan dairesinde olursa insanı ışığa taşır. Gelenekle yetinip, “ailem böyle gördü, toplum böyle yaşıyor” diyerek hiçbir araştırmaya girişmeyen, gerçeği merak etmeyen tavır, ne kutsal ne de kalıcıdır.

Hikmetin sıkça tekrar ettiği öğüt şudur: “Vicdanın sesini susturma; çünkü orada Rab’bin fısıltısı vardır.”

Sözün özü şunu söylemek isterim: Araştırmaya, okumaya ve sorgulamaya devam et. Ama her şeyi vicdan süzgecinden geçir. Çünkü samimiyetle arayan, mutlaka bulur.

Korkma; eğer evrenin sırlarını bilmeye, gerçeği tanımaya gerçekten masum bir samimiyetle yöneliyorsan, samimiyetin seni koruyacak, sonunda seni ilahi ışığa ulaştıracak.

Bil ki, hakikatin gerçek muhatabı yalnızca vicdandır. Ve vicdanın diliyle konuşan insan, mutluluğun kaynağına varacaktır.

Hakikatin sonsuz sevgisiyle…

Yusuf Beğtaş